Close
Duke shfaqur rezultatin -19 deri 0 prej 3
  1. #1
    i/e regjistruar
    Anëtarësuar
    07-09-2015
    Postime
    13

    Krytemë: Fjalt qi perdoren ortak ne mes Shqipes dhe Turqishtes:

    DOSJE İ PARë (D1).
    Çeshtja Kombëtare - Gjuha Shqipe.
    Krytemë: Fjalt qi perdoren ortak ne mes Shqipes dhe Turqishtes:
    A
    Ab, aba, abla=abla, ana, nine; Aba=aba, bir tür kumaş; Abanoz=abanoz; Abë=serab, hayal, fantezi, gölge; Abat, abaci=abad, abit, ebed, ebet, dinsel bir merkez/kent kuran dini lider (Celalabad gibi); Abrash=abraş, yüzü alacalı, lekeli insan; Abrésh=ebreş, alacalı, lekeli hayvan ya da meyve; Acar, acari, acarim, acartë=güçlü ve büyük soğuk, korku, temizlik, insan vs.; Acar, acaruar= gözüpek, yaman, atılgan, yiğit, yılmaz, güçlü, çevik vs.; Aç=aç; Açik=açık (renk, kapı); Adalet= adalet, çok iyi, fevkalade; Adash=adaş; Adabash=adabaş, önder, lider; Adét=adet, yasa; Af = aft; Aferim = aferim; Afion = afyon, haşhaş; Ag = güneş doğmadan önceki aydınlık (ağ, ağarmak/ağlık, aklık = hanımların yüze sürdükleri beyaz malzeme); Agim = ağarmak, ağartı; Agmi = ağma, ağarmadan önceki kızartı; Agon = ağartının başlaması, ağartı; Agoni = kanın çekilmesi ile oluşan ölmeden önceki hal, yüzün kireç beyazı hali (Agoni = aynı anlamda tıp terimi);
    Burada bir saplama yapmakta yarar vardır.

    Ag ve ağ pek çok sözcüğün, deyimin temelini oluşturmaktadır (gözünün ağını yiyeyim ağam vs.). Yaşadığım bölgedeki Kalkım beldesinin eski adı Agonia/Ağunya’dır. Burada Agon hali söz konusudur. Yani Agonia = Ağunya, güneş’in doğmaya başladığı/günün ağardığı yer anlamında ve bu nedenle de ag, ağ, agon, agonia Latince değil, Anadolu kökenli olmalıdır.

    Aga = ağa, Yeniçeri’de rütbe, çetebaşı, ağır tavırlı kimse, büyük kardeş vs.; Agallaré = ağalar; Agallari, agallék = ağalık; Agë, aga = ağa, korkusuz, cessur; Agërshak = ağırşak, iplik eğirme parçası, bu işe yarayan teker biçiminde yassı nesne; Agjërim = aşerme, günboyu bir şey içmemek, yememek, oruç; Ahu = ağu, zakkum, sandal ağacı; Ah = ah, ilenme, intizar; Ah = ah, acı, şaşma, sevinç ünlemi; Ah, ahmarrës, ahmarrje = hak, hakalmak vs; Aha = aha, beklenmeyen bir şeyi ifade eden ünlem; Ahéng = ahenk, aheng, sazlı sözlü çalıp eğlenme, cümbüş, uyum, düzen; Ahengxhi = ahenkçi, ahengci; Ahére = ahir, gelecekte ya da geçmişteki belli bir zaman, sonra, sonundaki zaman/ahiren-son zamanlarda, son günlerde; Aht = ahdetmek, ah almak için söz vermek, kararlılık; Ahur = ahır; Ajan = ayan (beyan), koşullar, durumlar; Ajar = ayar; Ajazm/ë,a = ayazma; Ajlaz = haylaz, yüzsüz;

    Akçi = ahçı; Akçesh/ë,a = kadın ahçı; Akçiash = ahçı aşı, ahçı tatlısı, aşure; Akçihane = ahçı dükkanı, lokanta; Akınxhi = akıncı; Akraba = akraba; Akraballëk = akrabalık; Akram = akran; Akrép = akrep; Akrép = akrep, saatin akrebi; Akreptar = akrepdar, akrep iğnesi benzeri silah ile savaşan asker; Aksham = akşam; Akt = ahd, ahid, akid, akit, anlaşma, söz; Alamet = alamet, şaşılacak şey; Alejkumselam = aleykümselam; Alem = alem, dünya, insanlık; Alet = alet; All = al, kırmızı; Alla = ala, önek; Allafrënga = alafranga; Allahile = Allahile, allahaşkına; Allahnemrile = Allahınemriyle; Allahrazolla = Allahrazıola; Allaturka = alaturka, Türk işi, biçimi; Allah = Allah; Allajbéu = alaybeyi, sipahi komutanı; Allashqiptarçe = alaşiptarçe, Arnavut işi, biçimi; Allat = al at, doru renkli at; Allaxha = alaca, alacalı; Allçë, alçe = kırmızı kıllı at; Allçak = alçak, yarı akıllı, düşük seviyeli insan, adi; Allçi = alçı; Allıshverish = alışveriş; Alltën = altın; Allti = altıpatlar, tabanca; Ama = ama; Aman = aman; Amanet = emanet; Amanetxhija = emanetçi, ısmarlayan; Amel = amel, diyare, beklenti, iyiniyet; Amë, ama (kaynak yeri, dişi hayvan ya da bitki, kuluçkaya yatmak, cinsel organ) = am, cinsel organ; Amënor = annesine benzeyen, annesinin organizmasını taşıyan ; Amtar = amdar, anavatan, aile büyüklerinin doğduğu yer; Amin = amin;

    Ané = ana, anne; Angllatis = anlatmak; Angjinar = enginar; Anteri = entari; Anadollak = Anadolulu; Apansëz = apansız; Apa = aba, baba, abi; Arab = arap; Araba = araba; Arabaxhi = arabacı; Arabçe = arapça; Arallëk = aralık; Arap = arap, zenci; Arapash = arap aşı, mısırunuyla yapılan bir tür yemek; Arapashk = arapaşkı, dayanıklı bir elma türü; Arazi = arazi; Arë, ara = ar, arazi, ekilen toprak; Argat = Irgat; Arkapi = arakapı, komşu araziye açılan kapı; Armegane = armağan; Arnaut = arnavut; Arzuhall = arzuhal; Arrakat = aralamak, dağılmak, ayrı durmak, ne orda ne burda;

    Aski = askı; Asllan = aslan, korkusuz; Asqer = asker; Asqeri = askeri, Osmanlı döneminde bir vergi; Astar = astar; Ashar = aşar, öşür vergisi; Ashéf = aşev, mutfak, evin yemek hazırlanan ve pişen bölümü; Ashik = aşık insan; Ashik = aşık kemiği; Ashikëri = aşka dair, aşıklar; Ashiqare = aşikâr, açık; Ashk = aşk; Ashure = aşure; At = at; Atë, ati = ata, âti; Atkin = dişi at; Atlass = atlas, kumaş; Avash = yavaş; Avash avash = yavaş yavaş; Avashllëk = yavaşlık; Avashtë = yavaş insan; Avaz = avaz, ses; Avdall = aptal; Avdes = abdes; Avdeshanë = abdeshane, tuvalet; Aver = yaver, yardımcı; Avlli = avlu; Axhami = acemi; Acamillëk = acemilik; Axhelé = acele; Axhem = acem, İranlı; Axhemli = İranlı; Azat = azat; Azdis = azmak, azıtmak; Azgan = azgın, aşırı büyümüş, cessur; Azgani = azgınlık; Azhderha = ejderha; Azil = azil, yaşlıların yollandığı huzurevi.

    B
    Baba, babë, baballarë, baballarët = baba, babalar; Babagjysh = büyükbaba, dede; Baballëk = baba, babalık, çatıyı tutan en kalın kalas; Baballëk = babalık, iyi huylu, babacan, iyicanlı; Babëlok = babalık, gençlerin yaşlılara seslenişi; Babamadh = babanın babası, babadede; Babaplak = yaşlı baba; Babaxhan = babacan; Babazot = büyük ailede evin en yaşlısı; Babush = babuş, sevilen yaşlı kişi; Badihava = bedava; Baft = baht; Bahçe = bahçe; Bahçevan = bahçıvan; Bajagi = bayağı, epey; Bajalldi = baygınlık, baygınlık hissi; Bajam = payam, acı/tatlı badem; Bajamisht = payamlı, bademli; Bajat = bayat; Bajgush = baykuş; Bajmak = baytak, paytak; Bajrak = bayrak; Bajrakas = bir tür bayrak oyunu; Bajraktar = bayraktar, önder , lider; Bajraktarizëm = bayraktarlık, önderlik, liderlik; Bajram = bayram; Bakall = bakkal; Bakallëk = bakallık; Bakeq = kötülük (bak-korku, terör); Bakër = bakır; Bakëre, bakërishte, bakëror = bakırdan çanak çömlek; Bakërxhi = bakırcı; Bakllama = bağlama, kilit; Bakllava = baklava; Bakraç = bakraç; Bakshish = bağşiş; Balen = balina; Bala = alnında leke olan, taç; Balash = alnının ortasında leke olan at (bala-genç hayvan, sirk atı); Balt = bat, batlık; Balç = balçık, koyu sıvı; Baltak = batak, balçık; Baltanik = bataklık; Baltar = kerpiç, çamur, balçık ya da sıva yapan usta; Ballgam = balgam; Ballicë = bala, başörtüsü; Bamje = bamya; Barabar = beraber; Barabartë = beraberlik, aynı, benzer olanlar;

    Bardhak = bardak; Bardhak = parlak, akça; Bardhan = ak saçlı insan;
    Burada bir saplama yaparak, b ile p arasındaki ses uyumuna dikkat çekmek yararlı olacaktır.
    Bu iki harfin birlikteliği Hititçe’den beri gelmektedir. Hititçe sözlüklerde her iki harf ile başlayan sözcükler birlikte verilmektedir. Yakın çağlarda ancak bu harflerin yollarının ayrıldığı bellidir. Bu nedenle b harfinde ***şılaştığımız Bardhak = parlak, Bajam = payam, daha önce değindiğimiz Hititçe bar/par birlikteliğinin günümüze dek gelen örnekleri olarak dikkat çekmektedir.
    Günümüzde özellikle Karadeniz şivesi, “b” harfini “p” olarak okuma eğilimindedir. Bu sonuç da bize, Türkçe ile Arnavutça’nın ne denli eskiye giden ilişkisi olduğunu kanıtlamaktadır.

    Barbun = barbun, balık; Barbunjë = barbunya; Bark = ***ın, içine girilebilen, bir şey konulabilen her yer, ev bark; Barut = barut; Basamak = basamak; Basma = basma, kumaş; Bastis = basmak, baskın; Bastun = baston; Bash = tamam öyle,başüstüne; Bash = geminin ön kısmı, odanın oturulan kısmı (baş = önemli ve ön kısım); Bashıbozuk = başıbozuk, düzensiz asker; Bashıbozuk = halkı vuran ve soyanlar, çete; Bashllëk = başlık, ocak ya da kemerdeki büyük taş, mezar baş taşı; Bashtınar = baştımar, tımarları koruyan kişi; Bat = alçak, batık (batık, batlık = düşük seviyede yer); Batak = batak, bataklık; Batakçi = batakçı; Batakçillëk = batakçılık, dolandırıcılık; Batall = battal, değersiz; Batalloj = baltalamak, engellemek, battal etmek; Batanije = battaniye; Batërdi = patırtı; Batërdis = batırmak, çökertmek, bozmak; Batis = batmak, bitmek, ölmek; Baul = Bavul; Baxhanak = bacanak; Baxhaxhi = Osmanlı döneminde vergi memuru; Baxhë = baç, Osmanlı’da bir vergi türü; Baxha = baca; Baxhi = yaşlı ve saygın kadın, ölü yıkayan yaşlı kadın, bacı; Bazhdar = tartı vergisi alan memur (bacdar = Osmanlı’da vergi memuru); Bazhdari, bazhdarhane = bu memurun durduğu yer, bacgâh;

    Bébe = bebe, bebek; Bébe = gözbebeği; Bec = uslu çocuk, genç koyun, (beçe = çocuk, küçük); Bedat = bidat, dert, sorun; Bedel = ücret ***şılığı başkasının yerine askere ya da işe giden (bedel = Osmanlı’da askerlik vergisi); Bedén = beden (kalenin bedenleri = en üstteki dişli kısım); Beg = bey; Begeni = beğeni; Behane = bahane; Behar = bahar, ilkbahar; Behare = baharat; Beharna = baharat; Beharor = baharlık, yazlık; Bej, beu = bey; Bejçe = küçükbey; Bejllëk = beylik; Bejt = beyit, şiir; Bejtexhi = beyitçi, şair; Bekçi = bekçi; Bektashi = bektaşi; Bektashian = bektaşiliği savunan; Bektashizëm = bektaşilik; Bel = bel, insan beli; Bel = bel, bahçe aleti; Belaxhi, beltar = bel aletiyle çalışan; Bela = bela; Belaqor, belaqar = belacı, yaramaz çocuk; Belamadh = sürekli sorun çıkaran; Beledie = Osmanlı döneminde yerel yönetim, belediye; Beli = belli, açık, doğru; Belqim = belki; Bend = bent; Bend = ağanın birine yamanan (bende = kul, köle, yanaşma); Beniamin = birinin övgüsünü kazanan; Beqar = bekkâr; Beqari, beqarllëk = bekârlık; Ber = yayın ya da kemerin ön kısmı (ber = bir şeyin göğüs kısmı, göğüs); Berbecul = berbeçul, üstü başı berbat kimse; Berber = berber; Bereqat = Allah bereket versin; Bereqet = bereket, bolluk; Bereqetshëm = bereketli; Beribat = berbat, kirli, harap;

    Besa, besabes = besa, söz, akit; Betér = beter, çok aşırı, çok kötü; Bezar = bizar, rahatsız etmek; Bezdi = bezmek, bıkkınlık; Bezdis = bezdirmek, bıktırmak; Beze = bez, çarşaf; Bezistan = doğuya özgü pazarlarda bir bölüm; Bexhë = bej rengi; Bërrak = berrak, durgun su; Biçak = bıçak; Biçim = biçim, görünüş, yüz; Biçki = bıçkı; Bikme = bükme, bükülmüş ip ya da kaytan; Bilbil, bilbilesh = bülbül ve dişi bülbül; Bilé = büyük, o kadar çok, o kadar az (bile); Bilet = bilet; Bilur = billur; Bimbash = binbaşı; Bina = bina, yapı, büyük beden; Binxhi = binici, iyi ata binen; Bindirmë = bindirme, çatı; Binish = hocaların giydiği cübbe; Bir = bir, kuyu; Birëri = biregi/bireği; Birinxhi = birinci, en iyi, en güzel; Bitevi = biteviye, kopmadan süregelen; Bitis = bitiş; Bitme = ağacın filizi; Bixhas = bicoz, cicoz, bilye; Bizéle = bezelye; Biz = biz, ayakkabıcı aleti; Blu = bulutsu renk (blut), örtülü güneş rengi, duman rengi, bulanık; Bluaj = bulandırmak, bulamaç yapmak,vs; Boa = boa yılanı; Bodrum = bodrum, alt kat; Bogaz = boğaz, dağların boğazı; Bohasi = bohası, çarşaf vs. yapılan ince bez; Bohçallëk = bohçalık, gelinin ev halkına getirdiği hediyeler; Bohçe = bohça; Bojalli = boyalı, boyanmış; Bojalli = boylu poslu; Bojaxhi = boyacı; Boj, boja = boya, renk; Boj = boy, uzunluk; Bok = değersiz, alelade, bor; Boll = bol, yeterli, tamam, çok; Bollëk = bolluk, çokluk; Bollgur = bulgur; Bori = boru, borazan, askerlerin çaldığı boru, soba borusu vs; Borizan = borucu, alarmı veren; Borxh = borç (para, görev); Borxhli = borçlu; Bostan = bostan; Bostanxhi = bostancı, bahçevan; Bosh = boş, boşlaf, eşyasız, değersiz, anlamsız; Boshatis = boşaltmak; Boshllëk = boşluk;

    Bozaxhi = bozacı; Boz, boza = boza; Braktis = bırakmak, elçekmek, terketmek; Braktisur = bırakılmış, terkedilmiş; Bre = bire, hayda bre; Bua = boa; Bubrék = böbrek; Buçuk = 17 kg.lık bir ağırlık birimi; Budalla = budala; Budallallëk = budalalık; Buhar = evin koridoru, havalanma alanı; Buhari = ocağın duman çıkan kısmı; Buhur = güzel koku çıkaran bitki özü; Bullamaç = bulamaç; Bumbar = bumbar; Bunar = bunar, pınar; Buqme = bükme, ince ip ya da gaytan; Burani = burani, borani, yemek türü; Burg = burç, kale burcu, bir tür hapishane, hapishane, kiler, kapalı ve karanlık yer; Burgji = burgu, burgaç; Burmé, burma = burma, vida; Busht = puşt; But = but, yumuşak; Buxhak = odanın bir köşesi, ocağın yanı, köşe bucak; Buzë/buza = buse, dudak/nazbuz, dudak bükmek; Bylme = bölme, bölüm; Bylyk = bölük, asker; Bylykbash = bölükbaşı; Byreçk = börecik, kare ya da üçgen kesilmiş küçük börek; Byrek = börek; Byreksheqer = mısırunu ve şeker ile yapılan bir tatlı; Byrum = buyrun; Byrynxhyk = bürümcük; Bytyn = bütün, herkes; Byzylyk = büzük, bilezik, bileklik, el ve ayak bileği.

    C (tsa, tsi, tsu)
    Cangel = çengel; Capë = çapa; Capërlohem = çabalamak, debelenmek; Car = çar; Caresh = çariçe; Caran = seren, köşe; Caruqe = çarık; Cergë = çerge, tente; Cigan = Çingen; Cıklik = sıklık, belli aralık; Cilësi = çile, yaşam (iyi ya da kötü), yaşantı; Cingar = çıngırak; Cingëlan = üstü başı çıngır çıngır eden: Cir = sır, kabuk: Cul = çul, çapıt; Culan = çulsuz; Cullak = çıplak; Cipricullak = çırılçıplak.

    Ç
    Çadër = çadır, şemsiye; Çair = çayır; Çaj = çay; Çakall = çakal; Çakalloz = aklını yitirmiş; Çakçirë = çakşır, şalvar; Çak = çak, suyun tarla için ayrılma noktası, hayvanlara asılan çıngırak; Çak = çak, yırtık, yarık, metal sesi, şakırtı; Çakëll = çakıl; Çakërr = çakır, çakır gözlü vs; Çakërrqejf = çakırkeyif; Çaki = çakı; Çakmak = çakmak; Çakordoj = çatırdadı, akordu bozuldu; Çal = çalan, aksak, aksayan, bir ayağı daha kısa olan; Çalaman = çalık, ayakları çalan, aksayan at ya da insan; Çalë çalë = çala çala, aksaya aksaya; Çalim = çalım; Çallapatis = sallapati; Çallë = çağla, ham; Çalmë, çalma = çalım, çalımlı, bir tür şerbet tatlısı, derviş ve hocaların sarığı; Çalmëyeşil = yeşil çalımlı derviş; Çam = çam;

    Çamçakéz = çamsakızı; Çanak = çanak; Çang = çan; Çantë = çanta; Çap = çap, adım, çap ölçüsü, gitmek, yürümek,çapmak, çapınmak, koşmak; Çapaçul = çapaçul, dağınık, derbeder, kendine bakamayan; Çapar = çapar, deri üzerindeki farklı renk şeridi, albino lekeli; Çapa = çapa; Çapel = çaba, çabalamak; Çapkën = çapkın, hareketli, neşeli; Çapkënçe = çapkınca; Çaprashit = çapraşık, dolaşık; Çapraz = çapraz, düzensiz, dolaşık; Çarçaf = çarşaf; Çardak = çardak; Çare = çare; Çark = çark; Çarki = büyük sini; Çarshi = çarşı; Çata = çat, ayrım yeri; Çatall = çatal, dalların ya da ağacın çatalı; Çati = çatı; Çatma = çatma, çatma tavan vs; Çatrafil = çetrefil; Çaush = çavuş; Çeç = çeç; Çehre = çehre; Çek = çek, çekmek; Çekan = çakan, büyükçe bir çekiç; Çeki = çeki; Çekiç = küçük çekiç; Çekmexhé = çekmece; Çel = çelmek, açmak; Çelik = çelik, çelik gibi sağlam; Çeltik = çeltik; Çember = çember, işlemeli başörtüsü; Çengel = çengel; Çengi = çengi; Çerçive = çerçeve; Çerek = çeyrek; Çerek = 24 0kka, yaklaşık 40 kg.lık ölçü; Çerge = çerge, çadır, keçi kılından kilim; Çergash = çergaş, çergede (çadırda) yaşayan çingene; Çerte = çer, çerçöp, günlük kullanılan ufak tefek şeyler; Çertexhi = çerçi, ufak tefek eşyaları satan;

    Çerviş = çerviş, bir tür yemek; Çeshit = çeşit; Çetar = çeteci; Çetele = çetele; Çetë = çete; Çevre = çevre, bir tür başörtüsü; Çezmë = çeşme, oluk; Çiban = çıban; Çibuk = çubuk (sigara, ağaç vs.); Çibukçi = çubukçu; Çifçi = çiftçi; Çiflig = çiftlik; Çifligâr = çiftlikâr, büyük çiftlik ağası; Çifliksahıbi = çiftlik sahibi; Çift, çiftësi = çift, çift olma hali (***ı koca, iki aynı şey); Çiftar = ikiz; Çifte = çifte; Çiftelia = çifttelli, iki telli bir çalgı türü; Çifteli, çiftëz = iki renkli saçı ya da başında iki çevrimi olan; Çıfut = çifut, cimri, bir Filistin halkı; Çikma = çıkma (binada); Çıkrik = çıkrık; Çil = çil, aklamak, beyazlamak; Çile = çillenmiş, beyazlamış, böyle bir hayvanın derisinden örtü; Çile = yün çilesi; Çilek = çilek; Çini = çini, tabak; Çirak = çırak; Çirak = çıra, kandil; Çivi = çivi, menteşe; Çivit = çivit; Çizme = çizme; Çoban = çoban; Çobançe = çobanca, çoban gibi; Çol = göl (Karadenizli col der), batak; Çomlek = çömlek ve çömlek kebabı; Çorap = çorap; Çorbë, çorba = çorba; Çull = çul, örtü, temiz olmayan elbise; Çyrek = çörek; Çyryk = çürük; Çysht = çüş.

    D
    Dadë, dada, dado = dadı, sütanne; Dai = dayı, korkusuz; Dajak = dayak, dayamak; Dajan = dayan, tavan ya da duvara konan destek; Dajandis = dayanmak, göğüslemek; Dajesha = dayı (dişi); Daj, daja = dayı, annenin kardeşi, hörmet sözü; Dajlan = dalyan; Dajma = daima; Dajre = daire, tef, çember; Dajrexhi = tef çalan, müzik yapan; Dallap = dolap; Dallash = dolaşık, yanlış; Dallaveraxhi = dalavereci; Dallavere = dalavere; Dalldi, dalldis = dalmak, dalgınlık; Dallg, dalga = dalga (deniz,fırtına,yaşam vs.); Dallgë-dallgë = dalga dalga; Dallkauk = dalkavuk; Dallkaukllëk = dalkavukluk; Damar = damar (kan, ağaç, mermer, toprak vs.); Damaz = damızlık; Damë, dama = dama oyunu; Damixhan, damixhana = damacana; Damk, damka, dang = damga, iz; Damlla = damla hastalığı, felç; Dang = danketmek; Dangall = dangalak; Dantellë, dantella = dantel, oya işi; Darabuk = darbuka;

    Dar = dar, daraltmak, bunaltmak, iki yandan tutan, tutaç, sıkaç, kerpeten; Dara = dar, mağaza; Daull = davul; Daullexhi, daulltar = davulcu; Dava = dava; De = deh; Dede = iyi ve zararsız adam; Def = tef, çalgı; Defter = defter; Delenxhi = dilenci, saygısız, aşağılık adam; Deli = çok kahraman, çok kuvvetli, çok iyi, çok çalışkan vs. (deli para, deli gibi sevdim vs. gibi); Dembel = tembel; Dembellëk = tembellik; Demek = demek (demek oymuş/sendin vs.); Demet = demet, küme; Demiroxhak = demirocak, demirden bir ocak düzeneği; Denbabaden = dönbabadön, “eskiden beri böyleydi, döndü dolaştı yine bu noktaya geldi” anlamında; Derebeu = derebeyi; Der, dera = der, kapı, der.saadet; Derëbaba = babakapısı, babaocağı; Derdimen = dertli, tevekel, akıldan zoru olan; Derman = derman, çare; Ders = ders; Dert = dert, gaile, tasa; Derven = derbent, dağ geçidi; Dervish = derviş; Destemel = destar, türban, başörtüsü; Deve = deve; Devedish = devedişi, büyük taneli olan şeyler;

    Devria = devriye; Dëng = denk, dopdolu, ağzına kadar; Dërdeng = herşeyi terli yerinde, sağlıklı; Dërdër = dırdır; Dërdyl = düldül, iri yapılı at; Dërhem = dirhem, ölçü birimi; Dikat = dikkat; Dilinxhi = dilenci; Din = din, iman; Direk = direk; Div = dev; Divan = divan, kanepe; Divan = divan, doğu şiirleri toplamı; Divan-krevat = divan ve kerevet olabilen yatak, çekyat; Divan = divan durmak, gelinin misafir geldiğinde ayakta durması; Divit= divit, boya şişesi (yazı için), yazı takımı; Diz, dizga = dizlik, çorap ya da paçaları sıkan şerit; Dizgjin = dizgin; Dograma = doğrama, kereste; Doku = dokuma; Dokëndis = dokundurmak, üzmek, üzülmek, etkilenmek, “bana dokundu/fena etti” demek; Dollak = dolak, dolanan kayış ya da kumaş vs; Dollap = dolap (eşya/elbise), dolap çevirmek (hile); Dollma = dolma yemeği; Dollmallie = bodrumu ve tek katı olan bir ev tipi; Dollama = dolama, kadın/erkek giysisi; Domuz = domuz; Done = don, uzun don; Dori = doru at; Dost = dost; Dostllarë = dostlar;

    Dovlet = devlet; Drap = darp, dayak; Dua = dua, yakarış; Dud = dut meyvası ve ağacı; Dudi = dudu, kadın adı, kumru, yaşlı müslüman kadına verilen saygın ad; Duduk = düdük, kafasız adam; Duhan = duhan, tütün, tütün bitkisi, sigara; Duhangji = duhancı, tütüncü; Duman = duman; Dumdum = dumdum kurşunu; Dumen = duman etmek, büyük ateş yakmak; Dur = durmak, sabır vs; Dushman = düşman; Duva = dua; Duvak = duvak; Duvar = duvar; Dybek = dibek (“y” harfi “ü” okunur); Dy = dü, iki; Dy = “dü” ile başlayan tüm sözcükler; Dyfek = tüfek; Dyfekçi = tüfekçi, tüfek yapan; Dyfektar = tüfektar, silahşör, silah taşıyan; Dykënatësh = iki kanatlı olan (kapı, pencere vs.); Dykatësh = iki katlı (ev); Dygdyl = düldül; Dylben = tülbent; Dylbi = dürbün; Dynym = dönüm; Dynja = dünya; Dynjallëk = dünyalık, malvarlığı; Dyqan = dükkân; Dyqangji = dükkâncı; Dystaban = düztaban; Dyst = düz, yerle bir olan (tarla, yol vs.); Dystinë = düzlük; Dyshek = döşek; Dysheme = döşeme; Dysheme = döşeme, şame (büyük şame), başörtüsü; Dyzen = düzen.
    DH - Bu harfin okunuşu Türkçe’de en yakın olarak (d) dir. Ancak özgün okunuşu, (d) harfini söylerken dilin çene ile dişler arasında sıkıştırılması ile oluşan sestir ve bizlerin gırtlak yapısına uymamaktadır.

    E
    Edepsëz = edepsiz; Efendi = efendi; Eglendis = eğlenmek, oyalanmak; Eh = eh, madem öyle vs; Eksiq = eksik; Elhamdyrylah = elhamdülillah; Elhyqmyrilah = elhükmülillah; Elmaz = elmas taşı, kadın ismi; Emër, emërim = emir, görev, nam, ün, erkek adı; Ermik = irmik; Esnaf = esnaf; Esh = eş; Evlat = evlat; Evliha = evliya; Exhel = ecel; Ezan = ezan; Ezber = ezber; Ezmer = esmer; Ezhdërha = ejderha.

    E (ë) - Bunun dilimizdeki ***şılığı (ı) sessiz harfidir. Bu harf ile başlayabilecek tek bir örnek var sözlükte ëhë = eh, şöyle böyle.

    F
    Faiz = faiz, fayda; Fajde = fayda, kâr, faiz; Faydeci = faizci; Fakir = fakir (Hint, Müslüman), dilenci vs; Fakirfukara = fakir fukara; Fall = fal, fal açmak/bakmak; Fallaka = falaka; Fallxhi, falltar = falcı; Fanar = fener; Fanella = fanila; Fanellatë = fanila bezinden yapılan giysiler; Farash = faraş; Fasule = fasulye; Fat = fat, şans (iyi ya da kötü). Bu sözcüğün Türkçe’de var olduğuna inanıyorum. Örneğin fatma, fatanet, fatih, fetih ve fatva (fetva) bu savı desteklemekte; şansı, ümidi, geleceğe dönük kararı simgelemektedir. Fener = fener; Ferexhe = ferrace, giysi; Ferk = fer, günışığı; Ferman = ferman; Fermele = fermele, fermene, kolsuz yelek; Fes = fes; Fëstek = fıstık; Fet = feth, fetih; Fetfa = fetva; Fidan = fidan; Fil = fil; Filan = filan kişi vs; Fildish = fildişi; Filiz = filiz; Filxhan = fincan; Filzigen = fesleğen; Fiqir = fikir; Firaun = firavun, despot, kötü insan; Firë = fire vermek; Fishek = fişek; Fit = fit olmak, fit sokmak vs; Fitil = fitil; Fodull = fodul, üstünlük taslayan; Fshikё=fiske; Fuqi = fıçı; Fukara = fukara; Fukarallëk = fukaralık; Furça = fırça; Furrë, furra = fırın, furun; Furrtar = fırıncı; Fustan = fistan; Fuzë = füze, hızlı uçan.

    G
    Gab = gaf, gabavet, aptallık; Gaberr = gabi, aptal, kalınkafalı; Gabim = gaf/gabavet/aptallık/hata yapmak; Gaçe = gacı/gaco; Gaf = gaf; Gafil = gafil, hazırlıksız; Gaygana = kaygana, yumurta yemeği; Gajle = gaile, dert, tasa; Gajret = gayret, takat, dayanmak; Gajtan = kaytan; Ganxha = kanca; Garbi = garb/batıdan esen rüzgâr; Garga = karga; Gargar = gargara; Gazel = gazel, şiir; Gazel = gazal, karaca; gazele = hariçten gazel okumak, şaka, boşlaf; Gazep = gazap; Gazepqar = gazepkâr, ezen; Gëk = gık, sesi/gıkı çıkmamak; Gërnet = gırnata, klarnet; Gështenjë = kestane; Gone/goneja = gönye; Gonxhe = konca; Gri = gri rengi; Grosh = kuruş, Türk parası; Gurrë, gurra = güre, su kaynağı; Gurabije = kurabiye; Gyp = küp.

    GJ - Bu harfin ***şılığını (c) olarak verebiliriz (gj = ince, “c” / xh = kalın, “c”).
    Gjelin = gelin; Gjemi = gemi; Gjemitar, gjemixhi = gemici, kaptan; Gjep = cep, girinti; Gjerdan = gerdan, gerdanlık; Gjerdek = gerdek; Gjergjef = gergef; Gjevrek = gevrek; Gjezap = kezzap; Gjezdis, gjezdisur = gezme, gezinme; Gjoja = güya, sanki; Gjoks, gjyks = göğs, göğüs; Gjol = göl; Gjurullti = gürültü; Gjybek = göbek, göbek tatlısı; Gjylaç = güllaç; Gjyle = gülle; Gjymlek = gömlek; Gjymysh = gümüş; Gjynah = günah; Gjynahqar = günahkâr; Gjytyrym = kötürüm, felç; Gjyveç = güveç; Gjyzgynxhi = gezginci; Gjyzlyk = gözlük.

    H
    Haber = haber; Hafëz = hafız; Hafif = hafif (yemek vs.), zayıf, kuru; Hafije = hafiye; Hagjet = hacet; Hair = hayır, hayırlı, kutlama vs; Haj = hay..; Hajat = hayat, evin önündeki açık alan; Hajde = haydi; Hajdut = haydut; Hajdutçe = haydutça, haydut gibi; Hajmali = haymali, muska; Hajmedet = haymedet, eyvah; Hajn = hain, hırsız, haydut; Hajr = hayır, hayırlı; Hajrolla = hayırola; Hajt = haydi; Hajvan = hayvan; Hajvançe = hayvanca,
    hayvan gibi; Hak = hak; Hakaret = hakaret; Hakçe = hakça; Hala = hala, henüz; Hale = hela; Halet = alet; Haliyer = hali yer, ıssız/sahipsiz yer; Halveti = halveti, bir tarikat; Hall = hal, vaziyet, zor durum, dert; Hallexhi = halcı, çok hali/derdi olan; Hallall = helal; Hallë = hala, babanın kızkardeşi; Halli = halı; Hallk = halk; Hallkan = halka, boyunluk, tasma; Hallka = halka; Hallvasi = halva/helva türü; Hallvaxhi = helvacı; Hallvë, hallva = helva; Hamall = hamal; Hamallëk = hamallık, hamallık ücreti; Hamam = hamam, ılıca; Hamamxhi = hamamcı; Hambar = ambar; Han = han; Hane = hani, hanidir; Hanëm = hanım; Hangar = hangar; Hanxhar = hançer; Hanxhi = hancı; Hap = hap, ilaç; Haps = hapis, hapse konan kişi; Hapsanë = hapsane, mapushane; Harab = harap; Haraç = haraç; Haram = haram;

    Harambash = bekçi; Harar = harar, büyük çuval; Harbi = harbi, tüfek vs. temizleme çubuğu; Harçllëk = harçlık; Hardall = hardal; Harem = harem; Harfe = harf; Harman = harman, ***ışım (tütün vs.); Harxh = harç (yemek harcı), birikim (para harcamak); Haset = haset; Hasetçi, hasetqar = hasetçi, hasetkâr; Hasm = hasım; Hasret = imrenme, istek; Hasretxhi = hasretçi, özleyen; Hasude = asude, bir tür tatlı; Hasha = haşa; Hashash = haşhaş; Hata = hata, çok kötü;

    Hater = hatır, halhatır; Hatull = hatıl, çatıyı tutan düzenek; Haur, ahur = ahır; Hauz = havuz; Hava = hava; Havadan = havada kalmak, asılı/belirsiz; Havale = havale, sıkıntı; Havan = havan; Havlli = havlu; Haxhi = hacı; Haxhillëk = hacılık, hacı olmak; Haxhuze = acuze; Hazer = hazır; Hazërxhevap = hazırcevap; Hazine = hazine; Hegjemon (hecemon) = hegemon, egemen; Hej = hey, buraya gel vs; Hejbe = heybe; Helaq = helak, berbat; Helbete = elbette, tabii; Hem = hem (hem ben, hem o); Hendek = hendek; Her = her, kez; Hergjele = hergele; Hesap = hesap; Hëm = hım…; Hëz = hız; Heqim = hekim; Hiç = hiç, değersiz; Hiç = hiç, yokluk (hiç gitmem, hiç bilmem vs.); Hile = hiyle, aldatma;

    Hileqar, hiletar = hilekâr; Hiram = ehram; Hise = hisse, pay; Hop = hop, çağrı ünlemi; Horasan = horasan, sıva; Hordhi (hordi) = ordu, topluluk (hırsız ordusu gibi); Horr = hor, değersiz; Horrlëk = horluk, rezalet vs; Hoshaf = hoşaf; Hoshmar = hoşmer, hoşmerim, peynir tatlısı; Hoshbolldën = hoşbulduk; Hoshgjelldën = hoş geldin; Hovarda = hovarda; Hovardallëk = hovardalık; Hoxha = hoca; Hun = Hun, Hun ırkı; Hunap = hünnap; Hurma = hurma; Hut = hüthüt, çavuşkuşu; Hydbeja = hudbe okunan bölüm; Hyqymet = hükümet; Hyri = huri; Hyxhym = hucum; Hyzmeqar = hizmetkâr; Hyzmet = hizmet; Hyzmetçi = hizmetçi.

    İ
    İblis = iblis, şeytan; İbret = ibret, çok fazla; İbrik = ibrik; İç = iç, dolma içi/harcı; İdare = idare, yiyecek tedariki; İftar = iftar; İftihaq, iftijaq = ihtiyaç; İgball = ikbal, şans, talih; İktibar = itibar; İlaç = ilaç; İlaf = hilaf; İlah = ilah, olanaksız şey; İldis (el dikişi) = ildir, ilmek; İlet = illet, hastalık; İlik = ilik (düğme vs.); İmam, iman, imon = imam; İmambajalldi = imambayıldı; İman = iman; imer=ömer; İmza = imza; İnat = inat; İnatçi = inatçı; İnsan, inson = insan; İnxhi = inci; İqini, iqindi = ikindi; İqram, iqrom = ikram, saygı; İrat = irat, irad; İslam = islam; İslihat = ıslahat, yargı heyeti; İspat = ispat; İstikam = rogar, hendek, savaş için açılan kanal vs; İshtah = iştah; İtat = itaat; İtifak = ittifak; İzë = izin; İzë/rizë/riza = izin, rıza.

    J (Y)
    Ja = ya (ya ben, ya o); Jabanxhi = yabancı; Jahni = yahni; Jahu = yahu; Jahudi = yahudi; Jaj = yay (pamuk attırmak için); Jaka = yaka; Jakatar = yakacı, yaka yapan/düzelten terzi; Jaki = yakı; Yalli = yalı, yalıyar; Jamak = yamak, büyük çömlek kabı; Janxhik = yancık, yiyecek torbası; Japi = yapı, insanın yapısı; Japrak = yaprak dolması; Jarabi = yarabbi; Jaran = yaren; Jasak = yasak; Jasemin = yasemin; Jastëçk = küçük yastık; Jastëk = yastık; Jashmak = yaşmak, peçe; Jatagan = yatağan, bir tür kılıç; Jatak = yatak, döşek; Javash = yavaş; Jazëk = yazık; Jazi = yazı; Jele = yele; Jelek = yelek; Jemek = yemek;Jemeni = yemeni; Jeniçer = yeniçeri; Jesir = esir; Jeshil = yeşil; Jeshillëk = yeşillik, kır; Jetim = yetim; Jetik = yitik, çok eski, terkedilmiş, çok yaşlı vs; Jollah, jallah = yallah; Jorgan = yorgan; Jorganxhi; yorgancı; Jufka = yufka.

    K
    Kaba = kaba (beden, eşya, ses vs.); Kabahat = kabahat; Kabahatli = kabahatlı; Kabash = kab, su kabı; Kabash = kaba, çok yer tutan; Kabëz = kabza; Kabile = kabile, soy-sop; Kabull = kabul; Kacan = kasan, eli sıkı, cimri; Kacaturr = kasatura; Kaçak = kaçak; Kaçakçe = kaçakça, kaçakçılar gibi; Kaçamak = kaçamak, mısır yemeği; Kaçkinj = kaçkın, kaçak; Kadaif = kadayıf; Kadi = kadı; Kadife = kadife; Kafaz = kafes; Kafe = kahve (Türk kahvesi); Kafehan = kahvehane; Kafexhi = kahveci; Kafk = kafa, kafatası; Kaftan = kaftan; Kahre = kahır; Kajde = kaide, kural, naz; Kaik = kayık; Kail = kail/ikna olmak; Kaish = kayış; Kajmak = kaymak; Kajmekam = kaymakam; Kajsi = kaysı; Kala = kale; Kalander = kalender; Kalb = bozuk, çürük; Kalem = kalem; Kalemxhi = kalemci, yazar, gazeteci; Kalif = halife; Kallaballëk = kalabalık; Kallafat = kalafat, özensiz; Kallaj = kalay; Kallaj = kalaylanmış kupa/bakır kap; Kallajis = kalaylamak; Kalajxhi = kalaycı; Kallauz = kılavuz; Kalldrëm = kaldırım; Kalldrımxhi = kaldırımcı; Kallëp = kalıp; Kallëz = kalleş, ispiyoncu; Kallf = kalfa; Kallga = kavga, gürültü; Kallkan = kalkan, koruma, zırk, çatma; Kallp = kalb, doğru olmayan, sahte; Kallpak = kalpak; Kallpazan = kalpazan; Kama = kama; Kamish = kamış; Kamxhik = kamçı; Kanat = kapı kanadı; Kanat = kanaat; Kandar = kantar; Kandil = kandil, fener;

    Kandis = kandırmak, ikna etmek; Kanun = kanun; Kanxha = kanca; Kap = kap (yakala); Kapadai = kabadayı; Kapadaillëk = kabadayılık; Kapak = kapak; Kapaklli = kapaklı, eski tür bir tüfek; Kapama = kapama, yemek türü; Kapan = kapan, eski bir tartı türü; Kapanxha = kapanca, tavan ya da tabandaki küçük kapak/kapı; Kapa = kabza; Kapëz = kabza; Kapixhik = iki komşu bahçesini bağlayan ara kapı; Kaplim = kaplamak; Kapllan = kaplan; Kaps = kabız; Kapsllëk = kabızlık; Kaq = kaç (bize kaç iyiliği oldu); Kara = kara, siyah kıllı at ya da siyah tüylü kuş; Karabina = karabina, karayapı; Karaboja = kara/siyah boya; Karabullak = karabatak; Karabush = karabaşotu; Karadyzen = karadüzen, bir cins tanbur; Karafil = karanfil; Karagjoz = karagöz, şakacı, palyaço vs; Karagjozllëk = karagözlük yapmak; Karajfil = karanfil, ağızdan dolma tüfek; Karakoll = karakol; Karakush = karakuş, bir hayvan hastalığı; Karamanjoll = karamanyol, suçluların kafasını uçurmak için kullanılan pala (Osmanlı zamanında); Karambol = karambol; Karar = karar; Karashtis = ***ıştırmak; Karat = kırat, kıymetli taşlarda ölçü; Karaxhë = karaca öküz; Karanxhë = ***ınca; Karpuz = karpuz; Karshi = ***şı, ***şı ***şıya olan; Karvan = kervan; Kasaba = kasaba; Kasap = kasap; Kasaphana = kasaphane; Kasavet = kasvet, dert, gaile; Kasa = kasa; Kasket = kasket; Kasnak = kasnak; Kast = kasıt, düşüncesiz hareket; Kashai = kaşağı;

    Kasher = kaşar; Kat = kat (bina, dolap vs.); Katana = katana (iri at/insan); Katıkule = katakulle; Katie = kati, kesin;Katil = katil; Katran = katran; Kaull = kavl, şart; Kaur = gâvur; Kaurdis = kavurmak; Kaurma = kavurma yemeği; Kavak = kavak; Kavall = kaval; Kavanoz = kavanoz; Kaza = kaza, ilçe; Kazan = kazan; Kazanxhi = kazancı; Kazdis = kazmak; Kazm = kazma; Keca = para kesesi; Keklish = keklik gibi ötmek; Këllëç = kılıç; Këllëf = kılıf; Këna = kına; Kërbaç = kırbaç; Kërdi = kırım, büyük katliam; Kërklerë = kırklar; Kërmëz = kırmızı; Kërname = naz, nazlanmak; Kërr = kır, kıraç; Kërr = kır rengi; Kërshlla = kışla: Kësmet = kısmet; Kët = kıt; Kiamet = kıyamet; Kıç = kıç, geminin arkası; Killa = kile; Kimet = kıymet; Kima = kıymalı yemek; Kjamet = kıyamet; Klloçka = kuluçka; Koç = koç, kuvvetli adam; Koçan = koçan; Koçobash = koçbaşı, kocabaş, Osmanlı döneminde yaşlı lider; Kolibe = kulübe; Kolona = kolon; Kollaj, kallaj = hafif, zahmetsiz; Kollan = kolan, fişeklik; Kollçakë = kolçak; Kolltuk = koltuk; Komça = kopça; Komshi = komşu; Konak = konak;
    Konakxhi = konak sahibi; Kondak = kundak (tüfek/çocuk); Konis = konmak; Kopil = kopil, piç; Kopsa = kopça; Kopuk = kopuk, rezil; Koq, **** = koç yumurtası, haya; Kordele = kurdele; Koskanxhi = kıskanç; Kova = kova; Koxha, goxha = koca, yeterli, büyük, çok; Krevat = kerevet; Kube = kubbe; Kuyunxhi = kuyumcu; Kule = kule, kümelenmiş şeyler;

    Kullandris = kullanma, uygun şekilde çekip çevirme; Kulla = kule, yüksek yapı; Kullurhane = kule üzerindeki nöbetçi yeri; Kum = kum; Kumar = kumar; Kumarxhi; kumarcı; Kumash = kumaş; Kumbara = kumbara, bomba; Kumri = kumru; Kundraxhi = kunduracı; Kura = kurra, aynı zamanda askerlik yapanlar, tertip; Kuran = Kur’an; Kurban = kurban; Kurbet = gurbet; Kurbetçi = gurbetçi; Kurdis = kurmak (saat, şirket, ev); Kurnac = kurnaz, elisıkı; Kurtalis = kurtarmak; Kusur = küsurat, paraüstü, istenmeyen/telaş yaratan şeyler, hata, suç vs; Kut = kut, bir ölçü birimi (kutur); Kuti = kutu; Kuturu = götürü, toptan; Kyl = kül, külliyen, tıkabasa, topluca, hepsini; Kyvet, kuvet = kuvvet.

    L
    Laç = laç, laçin; Lahur = lahur, bir tür şal; Laik = laik; Lajka = yalaka, yağçeken, yağcı; Lala = lala, abi, büyük amca, dadı, vezir; Lambik = imbik; Lanet = lanet, şeytan, kötü; Lav = lav; Lazëm = lazım olan, ihtiyaç; Legen = legen; Legen = leğen kemiği; Lejlek = leylek; Leke = leke, benek; Lepe, leppe = lebbeyk, buyurun, emredin; Leqe = leke; Leqe-leqe = leke leke; Lesh = kıllı deri (insan/hayvan), leşini sermek, leşi çıkmak vs; Levend = levent, kuvvetli, cessur; Levrek = levrek; Lezet = lezzet; Lëngjer = lenger; Liman = liman; Limanor = liman olmaya uygun; Limon = limon; Limonti = limoni, gönülsüz; Limontoz = limontuzu.

    LL
    Lajka = yalaka, yağcı; Llaf = lâf; Llafazan = lafazan; Llagap = lakap; Llagëm = lâğım, kanal; Llahusa = loğusa; Llamba = lâmba; Llapa = lâpa; Llixha = ılıca; Llokma = lokma; Llokum = lokum; Llonxha = lonca; Llonxha = yonca; Llula = lüle, çubuk.

    M
    Madem, maden=maden; Mafish = mafiş, bir tür tatlı; magrip = mağrip; Magbull = makbul; Mahia = mahya (çatı); Mahluk = mahluk; Mahlukat = mahlukat; Mahmur = mahmur; Maja =maya; Majasëll=mayasıl; Majdanoz = maydonoz; Majhosh = mayhoş; Majmun = maymun; Makara = makara; Mall = mal/mülk; Mall = mal/hayvan varlığı; Malldar = maldar, mallı, zengin; Mami = mamı, ebe; Mamuz = mahmuz; Mana = mana (doğru mu söylüyorsun?); Manastir = manastır; Mandall = mandal; Mangall = mangal; Marak = merak, istek, aşırı ilgi; Marangoz = marangoz; Maraz = maraz; Marifet = marifet; Marifetçi = marifetçi, çıkarcı; Marrëzi = marazi, akılsızlık, budalalık; Marul = marul; Masat = masat, bileği taşı/aleti; Maskara = maskara; Maskarallëk = maskaralık; Mastap (baston) = mastaba, taş sıra/tabure; Mastar = mastar; Mastrafxhi = masrafçı; Masur = masura; Mashalla = maşallah; Mash = maşa; Mashan = uzun maşa; Mashtrap = maşrapa; Mat = mat (şah);

    Matara = matara; Matem = matem, bektaşilerde 10 günlük yas; Matkap = matkap; Matrapaz = madrabaz, dükkanı olmayan esnaf, hileci; Matuf = matuh, bunak; Matufllëk = matuhluk, bunaklık; Maun = mavna, mavuna; Mavi = mavi; Mazgall = mazgal; Mazgjah = mazgâh (namazgâh gibi), hayvan pazarı; Mazi = mazı meşesinden elde edilen bir tür kimyasal (saç ve kaşlar tekrar çıksın diye kullanılırmış); Meazallah = mazallah; Medet = medet; Medrese = medrese; Meydan = meydan; Mejhane = meyhane; Mejhanexhi = meyhaneci; Mejtep = mektep; Mekam = makam (müzik, din); Melaqe = melaike,melek, peri, meleke; Melez = melez; Melës = Meles, küçük taneli bir cins beyaz üzüm (Meles çayının adı olmalı); Melhem = merhem, ilaç; Memur = memur;

    Menekshe = menekşe; Menfat = menfaat; Mengene = mengene; Mentesh = menteşe; Meqik = mekik; Mera = mera, çayır; Merak = merak; Merakli = meraklı; Meram = meram, arzu; Meremet = meremet, tamirat; Mereqep = mürekkep; Mermer = mermer; Merxhan = mercan; Mesele = mesele; Mes = mest, ince deri; Meskin = miskin; Meshin = meşin; Mevlud = mevlüt; Mexhit = mecit, mecidiye; Mexhliz, meshliz, mezhliz = meclis, ihtiyar heyeti; Mezat = mezat; Meze = meze; Mezin = müezzin; Mëhalla = mahalle; Mersin = mersin (ağacı/meyvesi); Mërtek = mertek; mëzdrak, mizdrak, muzdrak = mızrak; Mıh = mıh; Mide = mide; Milet = millet; Minare = minare; Minder = minder; Mire, miri = mir, devlet malı; Miradije = muradiye;

    Miras = iyilikle olan, kalıcı iyi ilişkiler; Misër = mısır (bitki); Misir = Mısır ülkesi; Mitan = mintan; Mixha = amica, amca; Monafik, mynafik = munafık; Muhabet = muhabbet; Muhabetqar = muhabbetkâr; Muhaxher = muhacir; Muhalebi = muhallebi; Muhamedan = Muhamedân; Muhaxhir = muhacir; Mukajet = mukayyet; Mukava = mukavva; Mulla = molla; Murmur = mırmır etmek, mırıldanmak; Murrm = mor; Murtat = mürtet, hain; Musaf = Musaf, Kur’an; Musaka = musakka; Musëndra = musandra, duvara gömülü büyük dolap; Muslluk = musluk; Mushama = muşamba; Mushmolla = muşmula; Mushtuar = mutlu insan; Mushtulluk = muştu/iyi haber; Mutaf = mutaf, keçi kılından örtü; Myderriz = müderris; Mydyrr = müdür; Myezin = müezzin; Myftar = muhtar; Myfti = müftü; Mygdyn, mygdyl = ödül; Myhib = muhib, muhhibe; Myhlet = mühlet, süre;
    Mylk = mülk; Myhyr = mühür; Mymqym = mümkün; Mysafir = misafir; Mysliman = Müslüman; Myshk = misk; Myshteri = müşteri; Mytasarif = mutasarrıf; Myxhde = müjde.

    N
    Nadir = nadir, başucu, ayakucu; Nafaka = nafaka, nasip, kısmet; Nahija = nahiye; Naiv = nahiv, saf, tecrübesiz; Naks = naks, nakıs, eksik, geri; Nallane, nall = nalın, takunya; Nallban = nalbant; Nallça = nalça, nal; Nam = nam; Namaz = namaz; Namus = namus; Namusqar, namuzli = namuskâr, namuslu; Narden = nardenk, narekşisi; Nargjile = nargile; Navllo = navlun; Naxhak = nacak; Naze = naz, buz; Nazeli = nazlı; Nazeqar = nazkâr, hep naz yapan; Nazik = nazik; Nefes = nefes; Nejse = neyse, öyle olsun/kalsın; Neqez = nekes, cimri; Nerenx = narenciye, nurunç; Neshter = neşter; Nevruz = nevruz; Nenë, nena = nana, nane; Nënçati = çatıarası; Nëna = nene, nine; Nënëlok = nenelik; Nëno = nene, nine; Ngel = engel; Nibet = nöbet; Nibetxhi = nöbetçi; Nigjah, niqah = nikâh; Nijet, njet = niyet; Ninanan = ninni; Niseshte = nişasta; Nishader = nişadır; Nishan = nişan; Nishanxhi = nışancı; Nizam = nizam, nizamiye, Türk zamanında asker; Nofuz = nüfus, insan sayısı; Noksan = noksan; Nopran = nobran; Nur = nur; Nuse = nisa, gelin; Nuska = muska.

    O
    Oda = oda; Odatar = odaları temizleyen (otel vs.); Ofsh = of, oh (derin bir acı nedeniyle); Ogur = uğur/uğursuz; Oh = oh (yorgunluk, ağrı vs.); Oja = oya; Ojma = oyma; Ojnak = oynak; Ojn = oyun; Oka = okka, okka ölçüsü; Okar = okka ile tartan kantar; Okatar = bir okka alan kap; Okllai = oklava; Ortak = ortak; Ortakëri = ortaklık; Osman = Osmanlı; Osmanisht = Osmanlıca; Oturak = oturak; Oxhak = ocak; Oxhakzade = ocakzade, asil bir aileden olan.
    P
    Paç, paçllak, paçllëk = temiz, temizlik; Paçamur = papara (çamur gibi); Paçariz = paçarız; Paçavur = paçavra; Paç = paça yemeği; Padert = dertsiz, tasasız; Padishah = padişah; Pafta = pafta; Paha = paha, değer; Paj = paj, gelinin çeyizi, taraf tutmak; Pall = pala; Pambuk = panbuk, pamuk; Panafak = nafakasız, bahtsız; Panxhar = pancar; Paoxhak = ocaksız, kimsesiz; Papare = parasız; Papuçe = papuç; Paqare = çaresiz; Paqejf = keyifsiz, hasta; Para = para; Parmak, parmakllëk = parmaklık; Parvaz = pervaz; Pasakt = pasaklı, özensiz; Pastërma = pastırma; Pasha = paşa; Pashallëk = paşalık; Patlake = patlak, altı fişekli bir tür tabanca (altıpatlar); Paymak/Baymak = Paytak; Pazanat = zanaatsiz/sanatsız; Pazar = Pazar; Pazarllëk = pazarlık;

    Pazi = pazı; Pazvan = pazarı koruyan kişi; Pece = peçe, bezparçası; Pehlivan = pehlivan; Pehlivanllëk = pehlivanlık; Perhiz = perhiz; Pekmez = pekmez; Pelin = pelin; Pelte = pelte; Penxhere = pencere; Perçe = perçem; Peqe = peki, hayhay; Perdah = perdah; Perde = perde; Pergjel = pergel; Perri = peri; Perishane = gelinlerin alnına takılan takı; Pestil = pestil; Peshin = peşin; Peshli = peşli, bir tür giysi; Peshqesh = peşkeş, hediye; Peshqir = peşkir; Peshtamall = peştemal; Pilaf = pilav; Pis = pis; Pisllëk = pislik; Pishman = pişman;
    Pite = pite, pide, börek; Pizeveng = pezevenk; Pixhame = pijama; Pogaç = poğça; Portokall = portakal; Post = post; Poture = potur; Prinxh = pirinç, tunç; Pull = pul (deride); Pullali = pul pul olan; Pusi = pusu; Pusht = puşt; Put = put.

    Q (Ç)
    Qar = kâr; Qark = çark; Qatip = kâtip; Qebap = kebap; Qeder = keder, kayıp, üzüntü; Qefil = kefil; Qefin = kefen; Qeyf = keyif; Qejfli = keyifli; Qel = kel; Qelbash = kelbaş, hep pis gezen; Qelb = kelb, kalb, kötü, bozuk; Qelepir = kelepir; Qelepirxhi = kelepirci; Qelibar = kehribar; Qemane = keman; Qemer = kemer; Qenar = kenar; Qepaze = kepaze; Qepen = kepeng; Qepgjir = kevgir; Qepshe = kepçe; Qereç = kireç; Qereste = kereste; Qerpiç = kerpiç; Qerpik = kirpik; Qerrata = kerata; Qerratallëk = keratalık; Qesat = kesat; Qese = kese; Qeser = keser; Qesim = kesim, götürü; Qesqin = keskin; Qeshit = çeşit; Qeshqek = keşkek; Qibar = kibar; Qilar = kiler; Qilarxhi = kilerci; Qilim = kilim; Qim = çim, kıl; Qimqi = kimki, mademki, niçinki; Qira = kira; Qiri = çıra, kandil; Qiraxhi = kiracı; Qiriç = çiriş, yapıştırıcı; Qitap = kitap; Qivi = çivi; Qofte = köfte; Qorr = kör; Qorrfishek = körfişek/kurşun; Qorrsokak = körsokak, çıkmaz; Qose = köse; Qostek = köstek; Qoshe = köşe; Qosheli = köşeli; Qoshk = köşk; Quk = çük; Qyfyr = küfür; Qyfyrexhi = küfürcü, küfürbaz; Qykë/qyka = çük, zirai aletlerin kuyruk kısmı; Qyl = kül/kil; Qylah = külah; Qymez = kümes; Qymyr = kömür; Qymyrxhi = kömürcü; Qyng = künk; Qyp = küp; Qyrek = kürek; Qyrk = kürk; Qysqi = köskü, keski; Qytyk = kütük.

    R
    Rahat = rahat; Rahmet, rahmetli = rahmet, rahmetli; Raki = rakı; Ramazan = Ramazan; Razaki = razaki; Razi = razı olmak; Rast = rast, şans, olasılık; Rastёsisht = rastgele; Reçel = reçel; Rahat = rahat; Reqat = rekât; Revan = rahvan; Revani = revani; Rezak = rızk, yemek; Reze = reze (kapı için); Rezil = rezil; Rısk = rızk; Rixhê, rixha = rica; Rizê, riza = rıza; Romuz = rumuz, iğneleyici söz, kinayeli konuşma; Rubai = rubai; Rufai = rufai; Ryshfet = rüşvet; Ryshvetçi = rüşvetçi; Rytbe = rütbe.

    S
    Sabah = sabah; Sabër = sabır; Saç, saxh = sac, saç; Saçma = saçma (fişek); Sadak = sadaka; Sade = sade (yemek vs.); Sadriazem = sadrazam; Safi = saf, katışıksız; Safir = safir; Sagllam = sağlam; Sahan = sahan; Sahat = saat; Sahatçi = saatçi; Sajdi = saymak, saygı; Saja = saya; Sak/saku = saki; Sakat = sakat; Sakatllëk = sakatlık; Sakllam = sağlam; Saksi = saksı; Salca = salça; Salep = salep; Salepci = salepçi; Sallë = salâ, selâ; Sallata = salata (marul); Salltanet = saltanat; Samar = semer; Samarxhi = semerci; Samsa = samsa, bir tür baklava; Sandale = sandal (ayakkabi); Sandall = kayık; Sandek, sanak, sanek = sandık; Sanxhak = sancak; Sanxhakbej = sancakbeyi; Sapun = sabun;

    Sapunxhi = sabuncu; Saraç = saraç; Saraf = sarraf; Saraj = saray; Sarëk = sarık; Sargi = sargı; Sarhosh = sarhoş; Saritë = sarı renk; Sarma = sarma, yaprak sarması; Sater = satır; Satrap = satrap; Saxhak, saxhajak = sacayağı; Saz = saz; Sazexhi = saz çalan; Sebep = sebep; Sebepçar = sebebolan; Sedef = sedef; Sefa = sefa; Sefagjelden = sefageldin; Sefertas = sefertası; Sefte = siftah; Sehir = seyir, manzara, görüntü; Sehirxhi = seyirci; Sejmen = seymen; Selam = selam; Selamet = selamet; Selamllëk = selamlık (erkek misafirler için); Selvi = selvi ağacı; Sene = sene; Senet= senet; Sepet = sepet;

    Serasqer = serasker; Serb = sırp; Serbez = serbest; Serdar = serdar; Sergjen = sergen, raf; Seri = seri, aynı olanlar; Serm = sırma; Sermaxhi = sırmacı, kuyumcu; Sermaj = sermaye; Sërça = sırça; Sertë = sert; Setër = setre; Sevap = sevap; Sevda = sevda; Sevdalli = sevdalı; Sexhade = seccade; Sëkëldi = sıkıntı, sıkılmak; Sënduk = sandık; Sëra = sıra; Sërma = sırma; Sifat = sıfat, iyi hal; Siklet = siklet, sıkıntı, bunalım; Silah = silah; Simitçi = simitçi; Simit = simit; Sini = sini, sofra; Sinxhir, zinxhir = zincir; Sixhade = seccade; Sixhim = sicim;

    Skara = ızgara; Sobaxhi = sobacı; Soba = soba; Sofa = sofa; Sofra = sofra; Sofrabez = sofrabezi; Soj = soy, sop; Soja = soya fasulyesi; Soyli = soylu; Sojsëz = soysuz; Sokak = sokak; Sollak = solak; Somune = somun; Spahi = sipahi; Spahillëk = sipahilik; Sulm = zulüm, baskı; Sulmues = zalim; Sulltan = sultan; Sulltanat = saltanat; Sumak = sumak; Sure = sure; Surle, zurle = zurna; Surrat = surat, yüz; Sus = sus, susmak; Susak = susak; Susam = susam; Susme = süs, süslü; Susta = susta; Suva = sıva; Suvari, suari = süvari; Sumbull = sümbül; Suvatim = sıvama; Suxhuk = sucuk; Syfyr = sahur; Sylah = silah; Synet = sünnet; Synetllëk = sünnetlik; Syngji = süngü; Syret = suret, resim; Syrgjyn = sürgün (ceza); Sytliaç = sütlaç.

    SH (Ş)
    Shafran = safran; Shagat = şaka, dokundurma; Shah = şah (satranç oyunu); Shah = şah; Shah = şaha kalkmak; Shahija = namludan dolma bir tür tüfek; Shahist = satranç ustası; Shahit = şahit; Shair, shahir = şair, saz şairi; Shajak = şayak; Shaka = şaka, güldüren sözler; Shakaxhi, shakatar = şakacı; Shakllaban = şaklaban; Shakull = şakül; Shall = şal; Shallvare = şalvar; Shamata = şamata, gürültü; Shamatar = şamatacı; Shami = şami (Şam işi başörtüsü); Shandan = şamdan; Shap = şap; Shap = şap hastalığı; Shapka = şapka; Sharki = şarkı, bir saz türü; Shart = şart; Shastis = şaşmak, şaşırmak;

    Shatërvan = şadırvan; Shat-pat = çat pat; Shatra-patra = çatır patır; Shaull = şakül; Shefteli = şeftali; Sheh = şıh; Shehër = şehir; Shejtan = şeytan; Shejtanbudala = budala şeytan; Shejtani, shejtanllëk = şeytanlık; Sheqer = şeker; Sheqerpare = şekerpare; Sheqerxhi = şekerci; Shehadet = şehadet, söz vermek; Sherbet = şerbet; Sheriat = şeriat; Shermashek = sarmaşık; Sherret = şirret; Sherrxhi = şerci, yaramaz; Shejtan = Şeytan; Shimshir = şimşir; Shinik = şinik, bir ölçü birimi; Shira = şıra; Shirit = şerit; Shish = şiş; Shishane = şişhane, namludan dolma bir tür tüfek; shishe = şişe; shishman = şişman; Shishqebap = şişkebabı; Shurup = şurup; Shybe = şüphe; Shyhret = şöhret; Shyqyr = şükür.

    T
    Tabak = tabaka (deri, kâğıt); Tabaka = tabak (yemek); Taban = taban (ayak); Tabiat = tabiat, huy; Tabor = tabur; Tabut = tabut; Taç = taç, şeyhin külahı; Tafta = tafta; Takbir, tagbir = tabir, yorum; Tahin = tayın; Tahmin = tahmin; Takam, takom = takım; Takat = takat; Takravate = takravat; Taksim = taksim (müzik); Taksirat = taksirat; Talebe = talebe; Tallash = talaş; Tallkin = talkın; Tamah = tamah; Tamahqar, tahmaqar = tamahkâr; Tamahqarllëk = tamahkârlık; Tamam = tamam; Tambur = tanbur, davul; Tambura = tanbur (çalgı);

    Tapi = tapu; Taraf = taraf; Tarafllëk = taraflık, taraf tutmak; Tarator = tarator; Tarikat = tarikat; Tartar = tatar; Tas = tas; Tas = tas (kafaya konan); Tasqebap = taskebabı; Taravi = teravi; Tatar = postacı; Tavan = tavan; Tavanxhi = tavan ustası; Tava = tava; Tavlla = tavla; Taze = taze; Tek = tek, yeter ki; Tebdil = tebdil; Tebeshir = tebeşir; Teferiç = teferrüç, keyif gezisi; Tegel = teğel; Tek = tek; Tek = tekli, tek namlulu tüfek; Teklif = teklif (tersi teklifsiz); Teknefes = tıknefes, astım; Tek-tuk = tek tük; Tel = tel; Telash = telaş; Telef = telef; Telve = telve; Tellall, telallxhi = tellal; Temena = temenna; Temsil = temsil, meselâ;

    Tene = tane, dane; Teneqe = teneke; Teneqexhi = tenekeci; Tenxhere = tencere; Tep, tepe = tepe; Tepelek = tepelik, kafanın tepesi (bazen tepesi atar); Tepsi = tepsi; Teqe = tekke; Terezi = terazi; Terjaqi = tiryaki; Terjaqillëk = tiryakilik; Terelik = çorabın üzerine giyilen patik; Terlik = terlik, cübbe benzeri kara giysi; Ters = ters; Tersllëk = terslik; Tertip = tertip, düzen; Tergjymen = tercüman; Terzi = terzi; Teslim = teslim; Tespihe = tespih; Tevatur = tevatür; Teveqel = tevekel; Tezak = teyzeoğlu; Teze = teyze; Tezg = tezgâh; Tezgjah = tezgâh (halı, kilim); Tezqere = tezkere; Timar = tımar (toprak); Tingëllim = tınlamak (ses); Tiran = tiran; Tirania = tiranlık; Tire = tire, pamukipliği; Toka = saçtokası; Toka = toka etmek; Toka = saçtokası; Tokmak = tokmak;

    Top = top (silah); Topall = topal; Topçi = topçu (asker); Topsheqer = topşekeri; Toptan = toptan; Topuz = topuz; Torba = torba; Toroman = toraman; Toz = toz; Trahana = tarhana; Trapazan = trabzan, tahta minder; Tufan = tufan; Tuhaf = tuhaf; Tulla = tuğla; Tullumb = tulumba; Tullumba = tulumbatatlısı; Tullusum = tılsım, sihir;Tumane = tuman; Tunxh, tuç = tunç; Turk = Türk; Turli = türlü; Turqeri = Türkler; Turqisht = Türkçe; Turra = tura; Turshi = turşu; Tutkall = tutkal; Tutkun = tutkun, akıldan noksan; Tuxhar, tyxhar = tüccar; Tuxharet = ticaret; Tuxharllëk = tüccarlık;Tybe = töğbe; Tyfekxhi = tüfekçi, tüfek tamir ustası; Tyl = tül; Tyrbe = türbe.

    TH (İngilizce’deki th gibi); örneğin “themel=temel/ev”, gibi.

    U
    Udhak = ulak; Uh = uh (acı); Ugurolla = uğurola; Ujdi = uydu, düşünceleri uyan; Ujti = ütü; Ulluk=oluk;Urra = hurra; Usta = usta; Ustallëk = ustalık; Ushkur = uçkur; Ut = ut, ud.

    V
    Vade = vade; Vaj = vay, acı haykırış; Vakëf = vakıf; Vakia = vakıa; Vakt = vakit; Vali = vali; Varak = varak; Vatan = vatan; Vaz = vaaz; Velet = velet; Veqil = vekil; Verem = verem; Veresie = veresiye; Vergji = vergi; Vesves = vesvese; Vesveseli = vesveseli; Vezir = vezir; Vilajet = vilayet; Viran = viran; Vishnja = vişne.

    X (“Z” ve “tse” arası bir ses); örneğin “Xeher=zehir”, gibi.

    XH (Kalın “c”.)
    Xhaba = caba, kelepir; Xhabaxhi = kelepirci; Xhade = cadde; Xhadi = cadı; Xhahil = cahil; Xham = cam; Xhamadan = camadan, bir tür giysi; Xhambaz = cambaz, hayvan tüccarı; Xhambazllëk = cambazlık; Xhami = cami; Xhamllëk = camlık, camekân; Xhan = can; Xhanan = canan; Xhanavar = canavar; Xhandar = candarma, jandarma; Xhane = canım; Xhanëm = canım (hadi canım sen de); Xhanfes = canfes, tafta; Xharrah = cerrah, sünnetçi; Xhebrail = Cebrail; Xhehenem = cehennem; Xhelat = cellat; Xhemat = cemaat; Xhelep = celep, Osmanlı’da hayvan vergisi; Xhelepçi = celepçi, bu vergiyi toplayan memur; Xhemi = gemi; Xhenaze = cenaze; Xhenet = cennet; Xhenxhefil = zencefil; Xhep = cep; Xhepane = cephane; Xherdek = gerdek; Xherrah = cerrah; Xherr = cer, din adamlarına verilen para; Xhevahir = cevahir; Xhevap = cevap; Xheza = ceza; Xhezve = cezve; Xhibal = cibali, Osmanlıda yargı heyeti; Xhiblik = cibinlik; Xhiger = ciğer; Xhihan = cihan; Xhind = cin; Xhins = cins; Xhonturk = Jöntürk; Xhuma = Cuma; Xhumba = cumba, çıkıntı; Xhumbush = cümbüş; Xhup = cübbe; Xhura = cura; Xhuxh = cüce; Xhybe = cübbe; Xhymert = cömert; Zarë, xhara = zar (zarafet gibi), car, müslüman kadınların sokakta giydiği bir tür üst giysi.

    Y (Ü)
    Ylefe = ulufe; Ylema = ulema; Ylm = ilm, ilim; Ylçe = ilçe; Ymet = ümmet; Ymër = ömür; Ymyt = ümit; Yrnek = örnek; Yrysh = yürüyüş, üzerine gitmek; Yst = üst (para üstü); Yshmer = höşmeri; Yshyr = öşür, aşar vergisi; Yzengji = özengi; Yzër = özürlü, hamile.

    Z
    Zabit = zabit; Zagar = zağar, tazı; Zagarxhi = zağarcı, avcı; Zahire = zahire; Zahmet = zahmet; Zahmetshën = zahmetli; Zaif = zayıf, güçsüz; Zakum = zakkum; Zaman = zaman; Zambak = zanbak; Zamk = zamk; Zanat = zanat, sanat; Zanatçi = sanatçı, zanatkâr; Zap = zapt; Zaptije = zaptiye; Zapt = zaptetmek; Zar = zar; Zarar = zarar; Zarf = zarf; Zarzavat = zarzavat; Zaten = zaten; Zavall = zeval; Zavalle = zavallı; Zeher = zehir; Zemberek = zemberek; Zemzem = zemzem; Zengjin = zengin; Zerde = zerde;

    Zerdeli = zerdali; Zerzele = zelzele, deprem; Zevzek = zevzek; Zift = zift; Zijafet = ziyafet; Zijaret = ziyaret; Zil = zil; Ziliqar = zilikâr, zilli; Zinxhir = zincir; Zor = zor; Zullum = zulüm; Zullumqar = zulümkâr; Zumpara = zımpara; Zurna = zurna; Zylyf = zülüf; Zymbyl = sümbül; Zymbyle = zenbil.

    Bibliografia:
    1-Redhouse-Türkçe/Osmanlıca/İngilizce Sözlük-İstanbul 1999.
    2-Fjalor İ Gjuhёs Sё Sotme Shqipe-Tiranё 1980.
    3-Homer Anadolu Diliyle Konuşuyor=Homeri Fliste Me Gjuhen e Anadollit.
    (Türk/Arnavut =Alban/Shqiptar Ulusal Dillerinin Kökleri=Themelet e Gjuhave Kombëtare Turk dhe Shqiptar.
    Türkçe/Arnavutça=Luvi-Pellazg Dilleri Yardımıyla İliada’ya Anlam Kazandıran Popüler Etimolojik Çalışma ve Açıklamalı Sözlük=Punimi Popullorë Etimologjik Lidhur Me Jap Kuptimin İliades Me Anë Të Ndihmen e Gjuhave Kombëtare Turk dhe Alban Plus Me Fjalorin Shpjegues.)
    İskender Azatoğlu, 2013, ISBN: 978-975-92997-2-3.

    Gjithë të mirat.
    İskender Azatoğlu
    Notë: Tema e ardhshëm (DOSJE İ DYTİ).
    Çeshtja Kombëtare - Gjuha Shqipe.
    Krytemë: Mitologjia ma e vjeter shqiptarëve; martesa e Dardanit me Myrrhynen (Batieia) përafërsisht në shekullin XV-XIV P.KR).

  2. Anetarët më poshtë kanë falenderuar isko për postimin:

    aimilius (30-01-2018)

  3. #2
    i/e regjistruar
    Anëtarësuar
    30-03-2006
    Postime
    296

    Për: Krytemë: Fjalt qi perdoren ortak ne mes Shqipes dhe Turqishtes:

    Permbledhje shume e mire e ketyre fjaleve, faleminderit shume. Edhe shqipopedia enckopedia shqiptare ka bere nje artikull per fjalet e perbashketa me gjuhen turke

  4. #3
    i/e regjistruar
    Anëtarësuar
    29-11-2017
    Postime
    169

    Për: Krytemë: Fjalt qi perdoren ortak ne mes Shqipes dhe Turqishtes:

    Islanda ka ligj qe kundershton huazimin e fjaleve te huaja ne gjuhen Islandeze.
    Nese nuk ka nje fjale ne fjalor, atehere te shpiket permes gjuhes.

    Ky fjalor me fjale te perbashketa eshte nje shembull i mire, per te mos u ndjekur.

    Ka fjale Shqip ne dialekte qe mund te prezantohen ne fjalorin Shqip, por damkat Malok, Lab, Çeçen, Fshatar etj etj nuk i lejojne.

    Sa vete e perdornin Fjalen Shitore (Dyqan, Turke) ne Shqiperi para ndikimit Dardan?

    Per mendimin tim, Shqipja duhet te rishikohet, dhe fjalet e huazuara te fshihen nga fjalori (edhe pse mund te duket vetja Trendi kur perdoren).

    Duhet nje ndryshin thelbesor i gjuhes,duke qene se ka shume ndikime te huaja.

    Nuk eshte se Shqipja eshte e varfer, por varferohet ndersa perdorim fjalet e huaja.

    Eshteve veshtire te perqendrohesh, por duhet mundimi.

Regullat e Postimit

  • Ju nuk mund të hapni tema të reja.
  • Ju nuk mund të postoni në tema.
  • Ju nuk mund të bashkëngjitni skedarë.
  • Ju nuk mund të ndryshoni postimet tuaja.
  •